KADINLAR ARASI İLETİŞİM ÖRGÜTÜ |
”Kadın hakları insan haklarıdır. İnsan hakları kültürel farklılıklardan ve dinsel buyruklardan önce gelmelidir. İnsan hakları ihlalleri asla kültür, gelenek ya da dinsel inançlar ileri sürülerek haklı gösterilemez.”
Bu anlayış KAİÖ’nün çalışmalarının temelidir ve İnsan Hakları Bildirgesi ve bu bildirgeyle ilgili anlaşmalardan kaynaklanır. Çalışma yöntemlerimizin tümü bu anlayışa ve pratik destekleme çalışmalarımızdan edindiğimiz deneylere dayanır. KAİÖ çocuklar ve kadınlara yönelik ayırımcılığı ve onlar üzerindeki baskıları haklı çıkarmayı ya da gizlemeyi amaçlayan bütün toplumsal, kültürel, dinsel, ekonomik ya da politik gerekçeleri kesinlikle reddeder.
KAİÖ aktif üyeler ve destek üyelerden oluşan bir kitle örgütüdür. 1994 yılında Farsça yayın yapan ”Kvinnors Röst” (”Kadınların Sesi”) adındaki bir yerel radyo çevresinde oluştu. Radyo programları sayesinde baskı altında yaşayan ve desteğe gerek duyan bir çok kadınla ilişki kurduk. Başlangıçta içten ve daha çok söyleşi biçimindeki destek konuşmalarından oluşan etkinliğimiz zamanla gelişti ve şiddetle karşı karşıya olan çocuklara ve kadınlara sürekli destek sunan bir örgüte dönüştü. Bugün bazı kurumlar önünde destek aramak için bize başvuranların temsilcisi olarak da çalışıyoruz.
KAİÖ’ nün etkinlikleri çoğunlukla Stockholm Sosyal Hizmetler Kurumu ve Stockholm İl Yönetimi yanı sıra İsveç Miras Fonu tarafından yapılan parasal yardımlarla finanse edilmektedir.
KAİÖ tüm dünyada kadınlarla erkekler arasında eşitliği amaçlayan kadın hareketinin radikal kanadı ile dayanışma içindedir. Bugün cinsiyetçiliğin, ırkçılığın, kadınlara yönelik şiddetin, insan ticaretinin, pornografinin heteroseksüel normların, emek sömürüsünün herkesten önce kadınları hedef aldığı bir dünyada yaşıyoruz. Biz bu dünyayı değiştirmek istiyoruz. Dikkatlerimizi yalnızca kadınlar üzerindeki baskıların kökenleri üzerinde yoğunlaştırmıyoruz, bunun yanı sıra baskılar altındaki kadın ve çocuklara (örneğin kurumlar önünde temsil etme , günlük yaşamda destek olma gibi kapsamlı etkinlikler biçiminde) çok yönlü destek sunuyoruz .
Başlangıçta KAİÖ’ nün bir pratik destek merkezi olarak çalışması öngörülmemişti. Çünkü bu sorumluluk topluma aittir. İsveç Sosyal Hizmetler Yasasının 5. bölümü 11. paragrafına göre işlenen suçlardan zarar görenlere ve yakınlarına destek olmak ve yardım etmek her belediyedeki sosyal hizmetler kurumunun görevidir. Yasa sosyal hizmetler kurumunun şidddetle karşı karşıya kalan kadın ve çocukları desteklemesi gerektiğini özellikle vurgular. Fakat toplum bu sorumluluğu yerine getirmede yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle de bize önemli bir rol düimektedir.
En önemli işlevlerimizden biri kadın ve çocuk hakları konusunda vatandaşları bilgilendirmek, bilinç düzeylerini yükseltmek, kadın ve çocukların seslerini duyurmak ve toplumun sorumluluğunu vurgulamaktır. Ayrıca kurumları ve yetkilileri bazı konularda bilgilendiriyor ve danışmanlık yapıyoruz.
KAİÖ anababaların genç insanların yaşamını kontrol etmek ya da onları kendilerinin benimsemediği dinsel ve kültürel kurallara göre yaşamaya zorlamak konusunda sınırsız hakları olduğunu reddeder. KAİÖ bu ilkenin göçmen kadınların cinsel özgürlüğü ve erkek arkadaşlarını ya da eşlerini özgürce seçebilmeleri açısından özellikle önemli olduğu kanısındadır.
KAİÖ insan haklarının evrensel haklar olduğuna vurgular. Kültüre bireyin haklarından çok daha önemli bir yer veren kültür rölativizmi asla kabul edilemez! Biz hiç bir zaman birbirine paralel iki hukuk sisteminin - biri kültürel/dinsel öteki laik - uygulanmasını kabul edemeyiz. Kültüre ya da dine bireyin hak ve özgürlüklerinden daha fazla önem veremeyiz. İnsan hakları kültüre ya da dine bağımlı hale getirilemez. İnsan hakları herkes için geçerli haklardır.
KAİÖ özgür tartışmaya, düşüncelerin özgürce dolaşımına ve kadınlar ve çocuklar üzerinde baskıların uygulanmasına yol açan mekanizmaları ilişkin inceleme ve araştırmalara inanır. Bunların baskılara karşı mücadelede son derece önemli bir rol oynadığını belirtir.
KAİÖ din özgürlüğünü ve etnik ve kültürel gelenekleri sürdürmek hakkını insan haklarının bir parçası olarak tanır. Fakat aynı zamanda da baskı ve sömürüye ilişkin bilgilendirme ve tartışma çabalarının çeşitli kültürel ve dinsel dışa vurumlara hoşgörü ve saygı çağrılarıyla engellenemeyeceğini vurgular.
KAİÖ çalışanlar ve üyelerden (aktivistler, destek üyeler ve gönüllüler) oluşur. Yönetim kurulu her yıl yapılan genel kurulda demokratik seçimle seçilir.
KAİÖ’ nün alt kuruluşları ve etkinlik alanları şunlardır: LINNAMOTTAGNING ve SYSTRA MI (gençlere yönelik etkinlikler), MATILDA (yetişkinlere yönelik etkinlikler), GÖNÜLLÜ ETKİNLİKLERİ ve AİLE ÇALIŞMALARI. Bu alanlardaki etkinliklerimizle bilgilendirme, bilinç düzeyini yükseltme, danışma, destekleme ve isteklendirme çabalarımızı gerçekleştiriyoruz ve kadın ve çocuk hakları için mücadeleyi sürdürüyoruz.
Bizimle ilişki kuranların çoğu kendinde direnme gücü ve cesaretini bulan ve yaşamlarını değiştirmek istedikleri bir durumda destek bulmak amacıyla bize başvuran gençler ve özellikle de genç kadınlardır. Bize başvuranlar yalnızca olumsuz yaşam koşullarının kurbanı olarak görülemezler, tersine aşağılayıcı davranışlara, baskı ve şiddete karşı çıkma cesaretini gösteren son derece güçlü bireylerdir.
Yıpratıcı bir yaşam biçimini değiştirmeye kalkmak bireyin büyük sıkıntılara katlanmasını gerektirir. KAİÖ’ den destek arayan kişilerin yaşamlarını değiştirmek için verdikleri çoğunlukla uzun ve karmaşık bir mücadele geçmişi vardır. Tek başına mücadele etmek çok zor olabilir ve sonunda bir çok insan kendi başına devam etme gücünü ya da isteğini yitirebilir.
KAİÖ’ nün deneyimleri herkesten önce gençlerin çok yönlü bir günlük desteğe gereksinimi olduğunu gösterir. Gençler acil sorunların çözümünden sonra eskiden içinde bulundukları ilişkiler ağının yokolduğunu görürler. Genellikle aileleri ve öteki yakınlarıyla ilişkileri kopmuştur. Böyle durumlarda bir çoğunun bilgili ve deneyli bir insanın desteğine ihtiyacı vardır. Bu gereksinimi biz destek kişi etkinliğimizle karşılıyoruz.
Bize başvuran kişileri bütün süreç boyunca izlemek istiyoruz. İlk aşamada destek arayan kişilerin acil sorunlarının çözülmesi gereklidir. Bundan sonra bağımsız yaşam koşullarının yaratıldığı bir aşamaya geçilir. Bu uzun vadeli bir çalışmayı gerektirir ve çok zaman alabilir. Amacımız destek bulmak için bize başvuran gençlerin diledikleri gibi yaşama cesaret ve gücünü bulmalarıdır. Bu gençlerin özgür bireyler olabilmesi, bağımsız bir yaşama kavuşması ve kendilerini nesnelleşme durumundan kurtarabilmeleri için onları her yönden güçlendirmeye çalışıyoruz.
KAİÖ’ nün bir başka önemli etkinliği de gençlerin ve kadınların hakları konusunda bilgilendirme ve kamu oyu oluşturma çabasıdır. Bunun için ilişki kurmayı amaçladığımız gruplarla buluşabileceğimiz, sorumlu kamu görevlileriyle ya da politikacılarla tartışabileceğimiz ve deney alışverişinde bulunabileceğimiz ortamlara ve etkinliklere katılıyoruz. Burada okullardan ve gençlik merkezlerinden konferanslara ve işbirliği yaptığımız kurumlarla ortak toplantılara kadar bir çok etkinlik söz konusu olabilir.
İsveç’deki tartışmaları sürekli olarak ve dikkatle izliyor, toplumdaki tavırların değişmesi amacıyla kamuoyu oluşturmaya çalışıyor ve politikacılara talepler yöneltiyoruz. Biz ayrıca dünyadaki gelişmeleri de dikkatle izliyoruz, araştırmalar, incelemeler ve pratik deneylerden yararlanmaya çalışıyoruz. Hem ulusal hem de uluslararası planda deney alış verişine katkıda bulunuyoruz ve bazan da kendi forumlarımızı yaratıyoruz.
Değişik biçimlerde kadınların ve çocukların haklarını savunan öteki örgütleri ve kurumları da destekliyoruz. Özellikle namus kavramı ile ilgili tartışmalarda bunların uzmanlık düzeyinin yükseltilmesi için çaba gösteriyoruz.
Eğitim programları, seminerler ve konferanslar düzenlemenin yanı sıra aktif mücadeleye çekmek amacıyla aktivistlerin ve sempatizörlerin buluşabileceği ortamlar hazırlıyoruz. Bu tip çalışmalarla gençlerin ve kadınların hakları için mücadeleye daha çok insan kazanabileceğimizi umuyoruz.
Üye etkinliklerimizin önemli bir bölümü deney alışverişinde bulunmak, bilgi alanımızı genişletmek ve toplumdaki rolümüzü tartışmaktır. Bu bir örgüt olarak varolmaya devam etmek ve gelişmek için bir gerekli koşuldur.
Amacımıza ulaşmak için sayımızın çok olması ve birlikte mücadele etmemiz gerek diye düşünüyoruz. Hep birlikte daha güçlüyüz.
Ne yazık ki kadınlar ve çocuklar kontrol, baskı, tehdit ve çeşitli biçimlerde şiddetten zarar gören başlıca gruptur. Örgütümüzün ana görevlerinden biri namus kavramıyla bağlantılı şiddete karşı mücadele etmek ve bu suça hedef olanları desteklemektir.
Namus kavramıyla bağlantılı şiddet kadının vücudu, cinselliği ve duygularını kontrol altına alma eğilimi ile yakından ilgilidir. Namus sorununda ilk elde söz konusu olan fiziksel şiddet ya da şiddete başvurma tehdidi değildir, daha çok hareket özgürlüğünün kısıtlanması, kontrol ve izole etmektir. Bu toplumsal konrol hem aile içinde hem de dışında erkekler kadar kadınlar tarafından da gerçekleştirilmektedir. Namus kavramıyla başlantılı şiddetin ayırıcı özelliği birden fazla kişi tarafından uygulanması ve bu nedenle de kolektif meşruluk kazanmasıdır. Genelde kadınlara yönelik şiddet, özelde de namus kavramıyla bağlantılı şiddet toplumsal bir sorundur, bir suç olarak ele alınmalıdır ve derhal doğrudan ve kararlı bir tepki gösterilmelidir.
Namus kavramıyla bağlantılı şiddet uygalamasında suçu işleyen yalnızca şiddeti kullanan kişi değildir, bu baskının arkasındaki itici güç olan, baskıyı meşrulaştıran dinsel kültürdür. Bu baskının nedenini kavrarsak örneğin bir genç kızın erdenliğinin de neden bu kadar önemli olduğunu anlarız.
Irkçı ya da ön yargılı olmakla suçlanmadan dinsel kültürleri tartışmak mümkün olmalı. Bazı ırkçılar durumu kötüye kullanırlar ya da örneğin biz islamofobi ile suçlanırız korkusuyla gençlerin güvenini sarsamayız. Dinsel kültür yanı sıra kadın düşmanı tutumlar ve toplumdan dışlanma da baskıyı arttıran etkenlerdir.
Destek bekleyerek bize başvuran bireylerin sorunlarını ele alırken bizim çıkış noktamız bunlardır. Fakat biz bununla yetinmiyoruz, bazı başka durumların da hesaba katılması gerektiğini düşünüyoruz. Örneğin ırk ayrımcılığı, dışlanma ve genelde toplumda egemen olanlardan farklı normlar ve değer sistemlerinden kaynaklanan deneyimler de göz önüne alınmalıdır diye düşünüyoruz.
Ev içi şiddete ilişkin başvurular dışardaki şiddete kıyasla daha azdır. Kadınların suçu üstlenme eğilimi, ifadelerini geri almaları, olayı inkar etme ya da küçültme çabaları destek çalışmalarımızı zorlaştıran durumlardır.
Namus sorunu bütün toplumu ilgilendiren bir sorun haline geldiğinden biz bu sorunla ilgilenenlere ve bizim çalışmayı amaç edindiğimiz grupla ilişkisi olan kurum ve yetkililere son zamanlarda daha kapsamlı bir şekilde danışmanlık yapıyoruz.
Yalniz İsveç’deki değil, başka ülkelerdeki, örneğin Afganistan, Türkiye ve Irak’daki kadınların durumuyla da ilgileniyoruz, onların içinde bulunduğu durumu anlatmaya ve kardeşlik ve dayanışma ilişkilerimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Afganistanlı kadınlarla kadın ve çocuk hakları alanında ortak çalışmalar yaptık. Başka etkinlikler yanı sıra tiyatro çalışmaları kanalıyla şiddetle karşı karşıya kalmış kadınlarla deney alışverişinde bulunduk. Afganistan’daki kadınlar ve çocuklarla ilgili iki belgesel film de hazırladık.
En önemli rollerimizden biri vatandaşların kadın ve çocuk hakları alanındaki bilgisini arttırmak, bilinç düzeyini yükseltmektir, kadınların ve çocukların seslerini duyurmak ve toplumun sorumluluğunu vurgulamaktır. KAİÖ bu amaçla da çeşitli etkinlikler düzenlemektedir.
KAİÖ’ nün destekleme etkinlikleri hem gençlere hem de yetişkinlere yöneliktir. Fakat bu iki alandaki etkinlikler değişik çalışmalar ve geçici projelerle farklı biçimlerde yürütülür ve farklı yollarla finanse edilir. Bizim için uzun vadeli hedefimiz çok önemlidir. Bu hedefe ulaşmak için ise bize başvuran gençleri tüm süreç boyunca izlemek gerekir. Acil duruma çözüm bulunduktan sonra vermeye devam ettiğimiz destek hedefimize ulaşıp ulaşamayacağımız açısından belirleyicidir. Ne yazık ki destekleme etkinliklerinin çoğunlukla bu bölümünde ekonomik olanaklar yetersiz kalmaktadır ve zaman yetmemektedir. Bizim amacımız yukarıda da belirttiğimiz gibi desteğe gerek duyanlara tüm süreç boyunca yardımcı olmaktır.
Linnamottagning 2004 yılında 13-25 yaşları arasındaki kız/erkek bütün gençlere açık başvuru merkezi olarak kuruldu. Systra mi ise 2007 yılında Dalila Projesinin gelişmesiyle oluştu. Systra mi yalnızca 13-25 yaşları arasındaki genç kızlara yönelik bir başvuru merkezidir.
Linnamottagning ve Systra mi’nin ortak yanı aile, akraba ya da öteki yakınları tarafından uygulanan baskı ve şiddetle karşı karşıya kalan gençlerle çalışmalarıdır.
Bu gençlerin çoğunlukla karşı karşıya kaldıkları baskılar şunlardır:
Destekleme etkinliklerimizde karşılaştığımız gençlerin bir çoğunun öz saygıları ve öz güvenleri derinden sarsılmıştır. Bu gençler bir çok durumda sorunlarıyla başa çıkabilmek ve yaşamlarını sürdürebilmek için bütün sosyal ilişkilerini kesmek durumunda kalmışlardır. Bu nedenle de tek başına yaşamak zorundadırlar ve kendilerini yalnız hissetmektedirler. Çoğunlukla da, örneğin kendini yaralama, intihar girişimi, alkol ve uyuşturucu alışkanlığı ve ilişkilerinde sert yöntemlere, dayağa başvurma eğilimi gibi zararlı davranışlarda bulunmaları tehlikesi vardır.
Bizden destek arayan bir çok genç insan için yeni yaşam koşullarındaki terkedilmişlik ve yalnızlık duygusu en büyük sorundur. Bir çoğu sevdikleri insanlara karşı ağır bir suçluluk ve utanma duygusu taşımaktadır ve kendilerini yakınlarına ihanet etmiş gibi görmektedirler. Bazıları da kendilerinin yetiştirildikleri değerlerle dilekleri yaşam arasında yıpratıcı bir iç çatışma içinde yaşamaktadır. Suçluluk duygusu taşımalarına yol açan da budur. İlişki kurduğumuz gençler arasında büyük bir grup kendi gereksinimlerini ve dileklerini gözönüne almaya ve hatta bunları tanımlamaya, dile getirmeye bile alışkın değildir. Bir çoğunun toplum hakkındaki bilgileri de yetersizdir. Kendi evlerinde ve kendi ekonomik olanaklarıyla bağımsız bir şekilde yaşamaya hazırlıklı değillerdir. Bir başka büyük güçlük de toplumsal davranış biçimleri ve normlar hakkındaki yetersiz bilgileridir. Bu eksiklik gençlerin sosyal yaşamında sorunlar yaratabiliyor. Yetişme dönemlerinde farklı sosyal ortamlarda nasıl davranmaları, nasıl tepki göstermeleri gerektiğini öğrenme olanakları olmamıştır.
Linnamottagning bu gençlere aşağıdaki alanlarda destek vermektedir:
Bugün toplumun desteğini arayan bir çok gencin bağımsızlaşma sürecinde, genellikle oldukça uzun bir süre bir çok farklı seçenek ve stratejiler arasında gidip geldiğini söyleyebilirz. Bu nedenle onların bu gidip gelmelerini derinden yaşanan bir sürecin parçaları olarak görmek önemlidir. Söz konusu süreç gençlerin daha önceki yaşamlarındaki ruh sağlığı ve sorunlu öz geçmişlerinden kaynaklanan deneyleriyle yakından ilgilidir. Bu gençlerden bazıları eski yaşamlarına dönecek ve kendilerine dayatılan talepleri kabul edecektir. Bazıları ise sonunda görülmek ve anlaşılmak umuduyla uzlaşma yoluyla çözüm arayacak ve yeni stratejiler bulmaya çalışacaktır. Bir üçüncü grup ise yaşamlarını değiştirmeye kararlıdır ve daha önceki sosyal ilişkilere ya hiç dönmeyecektir ya da ya da eski çevresiyle çok uzun bir süre sonra ilişki kuracaktır. Bizim görevimiz bu süreçte gençlerin yönlerini bulmalarını olabildiğince kolaylaştırmaktır.
Linnamottagning gençlere şu olanakları sunar:
Linnamottagning meslekleri gereği söz konusu grupla ilişki kurup çalışmak durumunda olanlara da danışmanlık sunmaktadır.
Systra mi’nin genç kızlara sunduğu olanaklar şunlardır:
Linnamottagning ve Systra mi’nin lokalleri Stockholm merkezindedir.
Bizden destek arayan bir başka büyük grup da ilişkilerinde değişik biçimlerde şiddete maruz kalan kadınlardır. Bu kadınlar arasında bizi özellikle ilgilendiren bir alt grup var. Bunlar anlaşmalı evlilikler ya da zorunlu evlilikler nedeniyle İsveç’e gelen ve sürekli oturma izni alamadıkları için çok zor durumda olan kadınlardır. İsveç yasalarına göre evlilik nedeniyle ya da bir İsveç vatandaşı ile birlikte yaşadıkları için oturma izni alanlar bu izni başlangıçta yalnızca iki yıl için alabilirler. Daha sonra eğer ilişkileri devam ediyorsa bu izin sürekli oturma iznine dönüşebilir. Bu ilk iki yıl içinde kadınların İsveç’de yaşayabilmesi koşulludur, yani erkekle olan ilişkisine bağlıdır. Bu da kadınları baskılar karşısında savunmasız hale getirmektedir.
Matilda’ya başvuran kadınlar arasında ev içi şiddet, boşanma ve çocukların velayet hakkı gibi sorunlar nedeniyle destek arayan kadınlar da vardır.
Matilda’nın bu kadınlara sunduğu olanaklar şunlardır:
KAİÖ üyelerinin büyük bir bölümü etkinliklere gönüllü olarak katılmaktadırlar. Bu bir çok kadın için kardeşliği ve dayanışmayı pratik bir eyleme dönüştürmenin yoludur. Gönüllü olmak yalnızca kendinden bir şeyler vermek anlamına gelmez. Gönüllüler yeni bilgiler, yeni dostlar ve kişisel gelişme olanakları biçiminde bir çok şey de kazanırlar.
Gönüllüler çeşitli etkinliklerde çok değerli katkılarda bulunmaktadırlar. Bu katkıları hem her gün yapılan işler alanında ya da özel etkinliklerde yapabilirler. Burada araba kullanmayı öğretmek, ev ödevlerine yardımcı olmak, taşınmalara yardımcı olmak, kurslar ya da gezilerin düzenlenmesine katılmaktan, internet sayfasını düzenlemesine kadar bir iş söz konusu olabilir.
Gönüllüler bir genç kız ya da kadınla ilişki kurarak bireysel planda destek kişi rolünü de oynayabilirler. Bu ilişkinin nasıl biçimleneceği ilişki kurulan genç kızların ya da kadınların ihtiyaç ve isteklerine bağlıdır. Destek kişinin her hafta bir kaç saatini bu işe ayırması gereklidir. Ayrıca KAİÖ tarafından düzenlenen destek kişi öğrenimini görmüş olmaları gereklidir.
Aile çalışması gençlerin talebi üzerine aileleriyle karşılaşmamız ve bir dialog ortamı aramamaız anlamına gelir. Bu çalışmanın amacı - ilk acil aşamada değil ama daha sonraki aşamada - aileleriyle ilişkilerini bütünüyle kesmeden bir dialog olanağı ve gençlerin haklarına saygı gösterilmesi doğrultusunda bir değişme olanağı olup olmadığını anlamaktır. Aile çalışması için temel koşul bunun gençlerin isteğine bağlı olması ve haklarının hiç bir koşulda zedelenmemesidir.
|
|
|
Gençler için acil telefon | |
telefon: | 020-40 70 40 bütün gün 09.00-22.00 |